
Türkiye'de son yıllarda bir gelenek oluştu adeta. Rakibini yendin veya rakibin maç mı kaybetti, şampiyonluğa ulaşamadı mı, hemen internet geyikleri devreye giriyor. Beşiktaş'ın 8 yediği Liverpool maçı, Galatasaray'ın son yıllarda Fenerbahçe'ye karşı sürekli yenilmesi, Fenerbahçe'nin 28 yıllık kupa hasreti başta olmak üzere birçok olay günlerce ti malzemesi oldu sanal ortamda. Bu gelenekten nasibini alan en son takım da Fenerbahçe oldu.
Aşağılamaya, küfüre ve ayrımcı ifadelere varmadıkça en azından bu şakaların masumiyetini kaybettiğini söyleyemeyiz. Haftasonu Fenerbahçe ile ilgili yorumlardan biri ise, esasında ti ve geyik tanımlamasından öte sadece Fenerbahçe için değil Türkiye'de tüm tribünler ve taraftar kültürü için ders verici nitelikteydi.
Yanlış anonsla sevinen ama sevincini timsah yürüyüşü yaparak gösteren taraftarlaraydı mesaj: "Yanlış anons sebebiyle 5 dakikalığına şampiyon olduğunu sanıyorsun ve o kısacık anda hoplayıp zıplamak yerine rakibini tiye almaya kalkışıyorsun. Sonra da en büyük olduğum için sevilmiyorum diyorsun. Hayır canım işte sevilmemenin sebebi o hareketinde gizli."
Gerçekten de öyle değil mi, ilk aklına gelen rakibini tiye almak, aşağılamaksa yaşadığının adı sevinç değildir başka bir şeydir.