23 Ekim 2009 Cuma

BAYAN BASKETBOLUNU RAHAT BIRAKIN



Geçtiğimiz günlerde Fenerbahçe'nin bayan basketbol takımına WNBA takımı Phoenix Mercury'den transfer ettiği Avustralyalı yıldız Penny Taylor'un ülkesinde bir magazin dergisine çıplak pozlar verdiği ortaya çıktı. Genelde bayan basketboluna çok küçük kutucuklardaki haberlerle yer veren medyamızın aklına bir anda bayan basketbolu geliverdi bu gelişmeyle. Anlı şanlı medyamızın birçok yayınında ve internet sitelerinde Taylor’un fotoları dolaşmaya başladı. ”Skandal fotoğraflar için tıklayın" butonlarından geçilmedi siteler.

Arka sayfalarında tirajını artırmak için her gün kadın çıplaklığını ataerkil ve maço bir bakış açısıyla kullanan medyamızın internet sitelerinde de başka bir yolu seçmesi beklenmezdi zaten. Bizi yanıltmadılar.

Çok değil, birkaç ay önce, Beşiktaş Cola Turka bayan basketbol takımının Hırvat oyuncusu Daboviç de aynı sıkıntıları yaşamıştı. Ve Türkiye’de duramadı, ülkesine geri döndü. Oysa Avrupa basketbolunda geleceği olan bir oyuncu Beşiktaş’a geliyordu. Geldiğinde kimselerin haberi yoktu, transfer haberleri medyada yer almadı ama ne zanan çıplak pozları ortaya çıktı, ortalık ayağa kalktı. “Koyarız Daboviç’in fotolarını siteye, hitimize tavan yaptıtırız” anlayışı medyamızın en büyük organlarında bile kullanıldı.

Medya cinsiyetçi tutumuyla Türkiye’de bayan basketboluna da zarar veriyor. Bir kadın çıplak poz verebilir. Kendi bedeninden o sorumludur ve bir kadının çıplak pozlarının ortaya çıkması bir skandal niteliği taşımaz. Esas ahlaksızlık, bu fotoları günlerce sitelerinde tutmak, bunun üstünden hit almaya çalışmaktır. Cinsel açlıklarınızı bayan basketbolu üzerinden gidermeyin.

TRİBÜNLERDEN MANZARALAR


Birkaç yıl önce Şükrü Saraçoğlu Stadı'ndaki Fenerbahçe-Beşiktaş maçı öncesi açılan bir pankart. Türkiye'de tribünlerde sınıfsal ayrımcılığın dışavurumunun tavana vurduğu anlardan biri. Belli ki pankartı açanlar o dönemde Beşiktaş'ı çalıştıran Rıza Çalımbay'ı bir kapıcıya benzetiyorlardı. "2 ekmek 1 süt" diyerek akıllarınca ve de sınıflarınca, rakipleriyle ve rakiplerinin teknik direktörüyle dalga geçiyorlardı.

HOŞGELDİN UZUN ÇORAPLI ADAM



Basketbolda uzun yıllardır büyük yatırımlar yapılıyor. Birçok Avrupa çapında oyuncu Türkiye liginde oynamak için Türkiye’ye geliyor. Ama özellikle Avrupa kupalarında istenilen başarılar bir türlü gelmiyor. Efes Pilsen’in Koraç Kupası şampiyonluğundan beri basketbolda en büyük başarı geçen yıl bayanlarda Galatasaray’ın kazandığı Avrupa şampiyonluğu ile oldu.

Bu yıl da birçok önemli yabancı oyuncu Türkiye Ligi’ne transfer oldu. Rakoçeviç, Nachbar, Greer. Kasun, Giriçek, Chatman gibi birçok önemli oyuncu da halen Türkiye liginde. Özellikle Rakoçeviç transferi ayarında bir transfer futbolda gerçekleşse, Türkiye’de gündemin değişeceğini söylemek mübalağa olmazdı. Beli bu oyuncular ünleri ve aldıkları ücretler kadar başarıları beraberinde getirmiyorlar ama onları izlemek yine de büyük zevk.

Bu transferlere son bir halka daha eklendi. Patrcik Femerling. Uzun çoraplı adam.
Alman basketbolunun en kariyerli oyuncularından Patrick Femerling, Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne transfer oldu. Alman Milli takımının yıldızlarından 2.16 boyundaki Femerling, Avrupa’nın en önemli kulüplerinde forma giydi. Alba Berlin'de başlayan kariyerine Panathinaikos, Olimpiyakos, Barcelona, Caja San Fernando takımlarında devam eden Femerling, 11 sezona 3 Almanya, 2 Yunanistan, 2 İspanya Ligi ve 1 Euroleague şampiyonluğu ile, 3 Yunanistan, 1 İspanya Kral ve 1 de İspanya Süper Kupası şampiyonluğu sığdırdı. Son olarak ülkesi adına Eurobasket 2009'da da sahaya çıkan 34 yaşındaki Femerling, 2002 Dünya Şampiyonası’nda bronz madalya kazanan Alman Milli Takımı kadrosunda da yer alıyordu.

Hoşgeldin uzun çoraplı adam. Seni izlemek büyük bir keyif olacak Türkiye’de.





16 Ekim 2009 Cuma

TRİBÜNLERDEN MANZARALAR



Bursa'daki Türkiye-Ermenistan milli maçından akılda kalan iki fotoğraf.

10 Ekim 2009 Cumartesi

TÜRKİYE’DE ŞİFRELİ MAÇ YAYINLARI ARJANTİN’DEKİ GİBİ KAMULAŞTIRABİLİR Mİ?


Hafta içinde TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, sohbet toplantısında, Arjantin'deki gelişmeleri model olarak gösterdi ve Süper Lig maçlarının TRT ekranlarından şifresiz yayımlanabileceğini söyledi. Şahin, Güney Amerika ülkesindeki uygulamanın olumlu sonuçlar verdiğini söylemiş.

Peki Arjantin'de uygulama ne, gelin biraz üstüne konuşalım.

Arjantin’de şifreli futbol yayınları, siyasi nedenlerle kamulaştırılmış gibi gözüküyor. Ağustos'ta başlaması gereken Arjantin Ligi, kulüpler ile futbolcular sendikası arasındaki anlaşmazlık nedeniyle askıya alınmıştı. Çünkü, borç batağındaki kulüpler futbolcuların maaşlarını ödeyemiyordu. Arjantin Futbol Federasyonu (AFA), bu noktada devreye girdi.

AFA, 18 yıldır futbol maçlarının yayın haklarını elinde bulunduran ve bu yayınları belli bir ücret karşılığında Arjantinlilere sunan TSC (Television Satelital Codificada) ve TyC'den (Torneos y Competencias), yayın sözleşme şartlarında iyileştirilme talep etti. Televizyoncular buna olumlu yaklaşmadı. AFA Başkanı Julio Grondona da, 2014'te sonuçlanacak sözleşmeyi iptal etti.

Ülkenin Cumhurbaşkanı Cristina Fernandez de Kirchner de, zor durumdaki futbol kulüplerine destek amacıyla lig maçlarının herkesin izleyebildiği devletin kanalı Kanal 7’den yayımlanacağını duyurdu. AFA bunun için kulüplere 110 milyon euro’ya yakın bir ücret ödeyecek.

Yayın haklarını kaybeden TSC ve TyC ise zararlarının 400 milyon euro olduğunu açıkladı geçen günlerde. Yargıya gideceklerini de özellikle vurguluyorlar. Muhalefet partileri de bu iki kanalın yanında saf almışlar.
Ekonomik krizin sürdüğü bir dönemde, Kirchner'in devletin parasını futbol için kullanmasını sert bir şekilde eleştiriyorlar. Kirchner’in ise tavrı net: “Bundan böyle sadece para ödeyen azınlık değil, herkes lig maçlarını izleyebilecek.”

Türkiye’de de AKP hükümetinin böyle popülist bir adım atmaya sıcak bakabileceğini tahmin etmek zor değil. Bu konunun siyasi boyutu mutlaka birilerine çekici gelecektir. Herkesin futbolu izlemesi adına ise olumlu birşey tabii bu, sonuçta Türkiye’de her kesimin LİG TV’yi evine alabilecek kadar bir bütçesi yok. Benzer bir karar ise Türkiye’de muhalefetin eline büyük bir koz verebilir, hem iktidarı popülistle suçlayacak, hem böylesine ekonomik zorluklar ve işsizlik yaşanan bir dönemde bu olayın bir seçim yatırımı olacağı şeklinde acımasız eleştiriler getirecek.

Futbola siyasetin iyiden iyiye karışacağı günler bizim de çok yakınımızda.

7 Ekim 2009 Çarşamba

TRİBÜNLERDEN MANZARALAR



Bir gökkuşağı belirir Boca Juniors taraftarları arasından.

SÜRECİN ESAS MAĞDURLARI ONLAR OLDU


Ankaraspor'un küme düşürülmesi sürecinde herşey yazıldı çizildi de Ankaraspor’un küme düşürülmesiyle ortada kalan futbolcunun akibetinin ne olacağı konuşulamadı. Oysa futbolcular bu süre zarfında uzun süren belirsizlik yüzünden psikolojik olarak kötü bir dönem geçirdiler. Futbolcular yaklaşık 6 hafta futbol oynamadılar. Dün ise çıkan resmen kararla birlikte futbolculara transfer hakkı tanındı ve belirsizlik biraz da olsa sona erdi.

Davada haklı veya haksız kim olursa olsun, futbolcuları bu duruma federasyon ve Ankaraspor Kulübü getirdi. Sonuçta davalar belki devam edecek ama, futbolcuların işi kolaylaştırılmalı. Federasyon futbolcuların arkasında durmalı. Ankaraspor' da transferlerde kolaylık göstermeli. Ayrıca şu ana kadar Ankaraspor'dan alınması gereken paralar futbolculara ödenmeli, gerekirse Federasyon da devreye girmeli bu konuda.
Esas sorun ise zihniyette. Futbolcuların da birer emekçi olduğu unutulmamalı. Oysa ki bu ülkede sporcular kulup başkanlarının rahatlıkla alıp satabileceği, git diyince gidecek, gel diyince gelecek birer köle gibi görülüyor. Bu zihniyet değişimi yaşanmadan benzeri durumlarda yine spor emekçileri en çok mağdur olan kesim olacak.