29 Ocak 2010 Cuma

PANKARTLARIN DİLİ - 3



Ankaragücü'nün aykırı çocuklara Sokak Grubu'ndan bir pankart. "Sen Aşk de Buna, Biz Çıkmaz Sokak"

TAÇLARIN EFENDİSİ DELAP





Stoke City, Türkiye’de şimdiye kadar çok tanınmayan ve bilinmeyen bir kulüptü. Ta ki Tuncay Şanlı sürpriz bir kararla bu takıma transfer olana dek. Tuncay Stoke City’de olduğundan beri haftasonları özellikle televizyonda Stoke’un maçları yayınlanıyor.

Ben Stoke City’nin maçına denk gelince ise gözüm Tuncay’dan önce Delap’ı arıyor. “Taçların efendisi” Delap'ı. Gerçekten belki de dünyanın en iyi ve en etkili taç atan futbolcusunu izlemek için bile Stoke City’nin maçını izlenir.

Stoke City’nin stadında her top toplayıcı çocuk, diğer stadyumlardaki işteşlerinden farklı olarak elinde bir havlu ile sahaya çıkıyor ve maç boyu oturduğu taburesinde Delap'ın yolunu gözlüyor. Zaman zaman tribünden de havlu yardımı oluyormuş stadda. Sebep ise; Delap topu bir güzel kurulasın önce. Sonra da şaheser taç atışlarından birini yapsın. İrlandalı orta saha oyuncusu, taçları kale içine, sert ve kavisli şekilde gönderiyor.

Stoke City maçına denk gelirseniz, bu İrlandalı taç için eline topu aldığında bu anların keyfini mutlaka çıkarın.


YOK MU BİR ÜÇÜNCÜ SEÇENEK?



Haftasonu Beşiktaş yeni başkanını seçiyor. Bir tarafta taraftarın onun için “Yeter” diye tribünleri inlettiği ama kongrede desteği güçlü Yıldırım Demirören var, Demirören’in rakibi ise eski İçişleri Bakanı, AKP’nin önde gelen isimlerinden Abdülkadir Aksu’nun oğlu Murat Aksu. Türkiye’nin tarihinin karanlık dehlizlerinde hep karşımıza çıkan Abdülkadir Aksu.


Birçok taraftar sadece Demirören gitsin diye Murat Aksu’nun seçimi kazanmasını bekliyor. Fakat Aksu, şimdiye kadar Demirören’den farklı bir vizyon veya proje ortaya koyamamış durumda. Demirören’e karşı, çok uzun süredir camiada eksik olan bir duyguyu heyecanı ve umudu kıvılcımlandıramıyor Aksu. Diğer yandan, kimse ailesi veya babası ile değerlendirilemez tabii ama Abdülkadir Aksu ismi de birçok taraftarı rahatsız ediyor.


Beşiktaş kulübünün bu iki isim arasında sıkışıp kalması beni rahatsız ediyor. Bir üçüncü seçeneğin bu kez ortaya çıkmadığına, ama ileriki dönemde mutlaka ortaya çıkacağına inanmak istiyorum.

20 Ocak 2010 Çarşamba

TEKEL'in DE SESİ VAR


Tekel işçilerin "onları yaşarken ölüme yollayacak" koşullara karşı direnişi devam ediyor. Tekel işçilerine destek gün geçtikçe çığ gibi büyüyor.
Bu desteklerden biri geçtiğimiz günlerde Beşiktaş-Kasımpaşa maçında gösterilecekti. Çarşı'nın açacağı "Tekel'in de Sesi Var" pankartının tribünlere sokulmasına izin verilmedi. Gerekçe olarak ise tribünlere ideolojik içerikte pankartların sokulmama kararı gösterildi.
Birileri (ve Beşiktaş'ın mevcut yönetimi de tabii) Tekel işçilerinin mücadelesine destek verilmesini ideolojik buluyor demek ki. Tribünlerin esas sahibinin halkın olduğu unutuluyor.

13 Ocak 2010 Çarşamba

TRİBÜNLERİN NECİP UYSAL İLE VERDİĞİ MESAJ


Dün İnönü Stadı’nda çarpıcı şeyler oldu. Birkaç yıldır çok büyük eleştirileri (bunlar arasında kendini çıkarları için yönetime satmaya kadar varan ağır eleştiriler de bulunuyor) göze alarak destek verdikleri Yıldırım Demirören ile Çarşı grubunun artık bağlarının iyiden iyiye kopması tribünlerde en dikkat çeken şeydi. Çarşı, “Tribünleri temizleyeceğim” diyen başkana karşı, her zaman olduğu tribünün orta yerini boş bırakarak bir mesaj vermiş oldu.


25. dakikada Kasımpaşa’nın üç golle öne geçmesi ise işin sportif tarafının çarpıcı noktasıydı. İşin sportif tarafında, sahadaki bir diğer çarpıcı nokta ise Necip Uysal idi. Belki de Türkiye’de ilk kez bir tribün, 18 yaşında genç bir oyuncusunun, A2 takımından bir oyuncusunun sahaya girmesi için tezahürat yaptı dakikalarca. Taraftarın isteğiyle oyuna girdi Necip. Ve de kısa süre içinde özellikle tek pasa dayalı hızlı ve akıcı stiliyle beğeni topladı, kendini tanımayanlara kendini tanıtmış oldu ve tribünlerden kendine gelen desteği artırdı.


Beşiktaş tribünlerinin Necip ile verdiği mesajı, Mustafa Denizli, Beşiktaş yönetimi ve Türkiye’deki tüm kulup yöneticileri ve teknik kadroları iyi okumalı. Büyük paralar harcanarak alınan ama kalitesi parasının karşılığı olmayan yerli ve yabancı futbolcular yerine bu gençlere şans verilmesi gerekiyor. A2 Ligi’ndeki gençler daha fazla ilgiyi ve şansı hakediyor. Beşiktaş’ta da durum aynı. İkinci sınıf yabancılar yerine tribünler sahada onlardan daha kaliteli kumaşa sahip gençlerini, Necip Uysal’ını, Can Erdem’ini, Ali Kuçik’ini, tecrübeli oyuncuların ve kaliteli üst üst düzey yabancı oyuncuların yanında, takımında görmek istiyor.

8 Ocak 2010 Cuma

ŞİKE TARİHİNİN EN ŞANSSIZ ADAMI



Son birkaç aydır Avrupa'da futbol gündeminde bahis ve şike konusu var. UEFA Eylül ayından beri bahis oyunlarında dönen kirli oyunları ve kötü kokuları araştırıyor. Bu şike skandalları birçok kulubün ve oyuncunun canını yakacağa benziyor. Şimdilik çok karıştırmasa bizim diyarları, Türkiye ile ilgili bağlantı iddialarının da günden güne artması bu yangının Türkiye'ye de ulaşacağını düşündürüyor.


Futbolun beşiği diye anılan İngiltere'de tarihten bugüne futbolda birçok şike skandalıyla sarsılmış bir ülke. Bunların en eskisi, 1915'te Manchester United'dan üç, Liverpool'dan dört oyuncunun United'ın küme düşmemesi için anlaşmaları ve şike yapmalarıydı. Bu maç için yüklü miktarda da bahis oynanmıştı. Yani bahis işi neredeyse futbolun ilk zamanlarından beri tartışmalı bir konu. Bu şike sonucunda futbolcular hayat boyu men cezası almış, ama bu ceza yanlarına kalmış. Çünkü savaş çıkmış, ligler durdurulmuş. 1919'da hepsi futbola dönmüş.


Şike tarihinin en şanssız (!) futbolcularından biri de İngiltere'den çıkmış. İsmi Esmond Million. 60'lı yıllarda Bristol Rovers takımının kalesini koruyordu Million. O dönem hayatında maddi anlamda sıkıntılar yaşayan ve tek katlı evine alıcı bulamayınca da iyice zora giren Million, çareyi şikede bulmuş. Şike karşılığı 300 pound almayı kabul etmiş. Ama Million, maç günü gelip çatınca görmüş ki, takım arkadaşları çatır çatır futbol oynuyor. Takımı 2-0 öne geçmiş. Sonra iki gol yemiş ne yapıp edip ama maçın 2-2 bitmesinin önüne geçememiş. Million, sonuçta parasını alamamış. Hem de mesleğinden öbür boyu men cezası alıp eldeki bulgurdan da olmuş.